yeni öğrendim bu kelimeyi: almost drowned.
durup durup aklıma geliyor. diyorum, işte tam da bu!
geçenlerde yeni bir şey denedim. bana denememi söyleyen arkadaş demişti ki: kafan bir hoş olacak. ben de böyle bir duyguya ihtiyacım var, diye düşündüm ve denedim. sonuç?
aslında hep kaçmak istediğim o his, düşünceler birer birer kafama üşüştü. ağlamak istedim. ağlayamadım. dışarıya çıkmak ve rüzgara karşı durup 'nefes' almak istedim; onu da yapamadım...
bazen düşünürsün ya, hiçbir şey olmasa aklımda, düşünemesem; ne güzel olur... ama öyle de olunca uçurumdan aşağıya bakıyormuş gibi oluyorum ben. ne orası iyi ne burası. arafta kalmış gibi. hemen hemen boğulmuş gibi.
o kocaman binanın çatısında oturup onu izleyen iki ayaklılara bakan çocuğu getiriyorum gözümün önüne sık sık.
onu oraya çıkaran ne?
onun oradan aşağıya atlamasını engelleyen ne?
aşağıdan ona bakan ve gitgide kalabalıklaşan insan topluluğunun aklından neler geçiyor?
acaba hiçbiri onu ciddi anlamda umursuyor mu? yoksa monoton hayatlarına hareketlilik mi katmaya çalışıyorlar?
o çocuğun onları yukarıdan izlerken insanlardan daha da nefret ettiğine eminim.
"bıkmadım, bıktırdılar.
artık cümlelerin sonuna genellikle ekliyorum, eğlenceli oluyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder